Ticaret hacmi yüzde 19 artış gösterdi
Avcı, ticaret hacminin artış gösterdiğine işaret ederek, "Mersin Serbest Bölgesi'nde 2022'de yıllık ticaret hacmi, 2021'e göre yüzde 19 artış göstererek 4 milyar 12 milyon 791 bin dolar olarak gerçekleşmiştir. Bölgenin ilk faaliyete geçtiği 1987'den bugüne kadarki 35 yıllık sürede gerçekleşen yıllık ticaret hacmi seviyelerinde en yüksek rakama 2022'de ulaşıldı." değerlendirmesinde bulundu.
Bölgede işlem gören malların yüzde 81'inin sanayi, yüzde 19'unun tarım ürünleri grubunda yer aldığını belirten Avcı, en fazla ticaret yapılan ülkelerin ABD, Irak, Mısır, İtalya, Hollanda, Çin ve Almanya olduğu bilgisini verdi.
Yatırımcılara ayrılan alanların tamamı dolu
MESBAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Avcı, yatırımcılara tahsis edilen alanların uzun süredir yüzde 100 dolulukla çalıştığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cey Holding, yönetimini üstlendiği 4 liman, 14 lojistik terminal ve 2 serbest bölge ile intermodal taşımacılık sektörünün önde gelen firmalarından biri olarak yılda yaklaşık 30 milyon ton yük elleçleme ve aynı anda 3 milyon ton depolama kapasitesiyle kaliteden ödün vermeden güvenli ve ihtiyaca özel çözümler bulmaktadır. Bu kapsamda yönetimini üstlendiği Mersin Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi AŞ'nin, bölgede faaliyet gösteren yatırımcıların hizmet kalitesini artırmak ve potansiyel yeni yatırımcılara yatırım alanlarının sunulması amacıyla çalışmalarına ve yatırımlara devam etmektedir. Mersin Serbest Bölgesi'nde tüm yatırım alanlarının tahsis edilmiş olması sebebiyle yeni yatırım taleplerinin karşılanabilmesi, ülkemizin, bölgemizin yatırım, istihdam ve dış ticaret kapasitesinin artırılmasına katkı sunulmak üzere Cey Holding tarafından Mersin'de ikinci serbest bölge kurulması çalışmalarına başlanılmıştır."
MERSİN - Mersin’in Silifke ilçesindeki Türkiye Denizcilik İşletmeleri AŞ’ye ait Taşucu Limanı, 40 yıllığına 684 milyon TL teklif ile Ceynak Lojistik ile Ceyport Terminal Lojistik’ten oluşan Cey Grubu Ortak Girişimi tarafından özelleştirildi. İhalede ayrıca liman geri sahasında bulunan sanayi imarlı 714 bin 200 metrekarelik SEKA arazisinin mülkiyeti de Cey Grubu Ortak Girişimine geçti. Cey Grup; Samsun, Tekirdağ liman işletmeleri arasına Taşucu Limanı’nı da dahil etmiş olurken, bu yatırım ile Taşucu Limanı’nın 395 bin 995 metrekarelik liman sahası, 329 bin 556 metrekarelik lojistik tesisi ve geri sahasında yer alan 714 bin 200 metrekarelik yüzölçümlü sanayi tesis alanı ile toplamda 1 milyon 439 bin 751 metrekarelik alan üzerinde bulunan tüm yapı ve tesisleri de bünyesine kattı.
“Limanda dökme yük elleçlenecek”
İhalenin ardından DÜNYA’ya açıklamalarda bulunan Cey Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı, Taşucu Limanı’nın şu anda aktif olmadığını kaydetti. Avcı, tahsis sürecini tamamladıktan sonraki ilk hedeflerinin liman geri sahasındaki lojistik sahaların ve hizmet alanlarının modernizasyonu olduğunu söyledi. Bu sayede bölgedeki ithalat ve ihracat trafiğini artırmayı amaçladıklarını ifade eden Avcı, daha sonra sözleşme şartnamesine göre limanın operasyonel kapasitesini artıracak altyapı ve ekipman yatırımlarına başlayacaklarını belirtti. Avcı, “Limandaki yatırım projelerimizi ağırlıklı olarak dökme yük operasyonlarının geliştirilmesi için kurguluyoruz” dedi.
Taşucu Limanı’nın geri sahasında kuracakları yeni serbest bölge ile Mersin Serbest Bölgesi’nin yıllardır çözülemeyen genişleme sorununa da çözüm olacaklarını kaydeden Ali Avcı, şöyle konuştu: “Arazi tahsis sürecinin tamamlanması ile birlikte Mersin’in 2’nci serbest bölgesini kurmak için çalışmalara zaman kaybetmeden başlayacağız. Taşucu Serbest Bölgesi de Mersin Serbet Bölgesi’nde olduğu gibi açılacak koridor üzerinden doğrudan liman bağlantılı olacak. Burada bacasız sanayiye yönelik yatırımları kabul etmeyi planlıyoruz. Ağırlıklı olarak gıda, tekstil, montaj ve enerji sanayi taleplerine yanıt vereceğiz.”
“Özelleştirmeyle Mersin’in lojistik gücü artacak”
Taşucu Limanı’nın özelleştirilmesini değerlendiren Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Ayhan Kızıltan, uzun bir süredir ekonomik anlamda atıl kalan bir bölgenin artık kent ekonomisine ve istihdamına katkı sağlayacağını belirtti. Taşucu Limanı özelleştirme ihalesinin daha fazla uzamadan sonuca ulaşmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Kızıltan, “Uzun süredir ekonomik anlamda atıl kalan bölgenin kent ve ülke ekonomisine, istihdamına katkıda bulunacak olması önemli. Özellikle ihaleyi lojistik konularında deneyimli bir Mersin firması ve girişimcisi olan Cey Grup’un alması bizi daha da sevindirdi. Akdeniz’de Mersin’in lojistik gücü ve dolayısıyla Türkiye’nin lojistik gücü bu özelleştirme ile daha da artmış olacaktır” diye konuştu.
Ankara
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının duyurusuna göre, Türkiye Denizcilik İşletmeleri AŞ'ye ait, Mersin'in Silifke ilçesi Taşucu Mahallesi'ndeki Taşucu Limanı'nın ve geri sahasında yer alan sanayi tesis alanı ile üzerinde bulunan tüm yapı ve tesislerin bir bütün halinde yapılan özelleştirme ihalesi nihai pazarlık görüşmesinde en yüksek teklifi, 684 milyon lirayla CEY Grubu Ortak Girişimi, Ceynak Lojistik ve Ticaret AŞ ve Ceyport Terminal Lojistik ve Ticaret AŞ verdi.
Yaklaşık 2003’ten buyana özelleştirme kapsamına alındığı için atıl durumda olan ancak ihalesi son 5 yılda 3 defa ertelenen Mersin’in Silifke ilçesindeki Taşucu Limanı, geri sahası ile birlikte 4’üncü ihalede özelleştirildi.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının duyurusuna göre, Türkiye Denizcilik İşletmeleri AŞ'ye ait, Mersin'in Silifke ilçesi Taşucu Mahallesi'ndeki Taşucu Limanı'nın ve geri sahasında yer alan sanayi tesis alanı ile üzerinde bulunan tüm yapı ve tesislerin bir bütün halinde yapılan özelleştirme ihalesi nihai pazarlık görüşmesi sonuçlandı.
DEVLER YARIŞTI
Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’ye ait tesisler için ihaleye; Albayrak Turizm Seyahat İnşaat Ticaret Anonim Şirketi, Toros Tarım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Saray Holding Anonim Şirketi, CEY Grubu Ortak Girişimi, Ceynak Lojistik ve Ticaret A.Ş. ve Ceyport Terminal Lojistik ve Ticaret A.Ş. teklif verdi.
İhalede en yüksek teklifi, 684 milyon lirayla Mersinli CEY Grubu Ortak Girişimi, Ceynak Lojistik ve Ticaret AŞ ve Ceyport Terminal Lojistik ve Ticaret AŞ verdi. İhale kapsamında limanın işletme hakkı 40yıllığın verilirken, 714 bin 200 metrekarelik sanayi tesis alanını geri sahanın satışı yapıldı.
ÖZELLEŞTİRME SÜRECİ YAKLAŞIK 20 YILDA TAMAMLANDI
2003 den bu yana özelleştirilmeye çalışılan liman için ilk ihale 2003’te yapıldı. İhalede en yüksek teklifi 4 milyon dolar ile Mersin Deniz Ticaret Odası’nın önderlik ettiği Mersin Ortak Girişim Gurubu vermesine rağmen, teklifin muhammen bedel olarak belirlenen 7 milyon doların altında kaldığı gerekçesiyle ihale sonuçlanmadı. 2017’ye kadarki ihaleler 36 yıllığına sadece liman için yapılırken, 2017’de yapılan ihalede liman kullanma hakkı, geri saha varlık satışı da dahil edildi. İhale bedelinin yükselmesi ihale zora girerken, 2017’de yapılan ihalede tesis için en yüksek teklifi, 410 milyon lirayla Metal Yapı Konut AŞ verdi. Ancak ihalenin iptal edilmesi ile yeniden başlayan süreç adeta kördüğüme döndü. İptalin ardından 2 defa daha ihaleye çıkarılan ancak teklif alınamayan tesis için son olarak 24 Eylül olarak açıklandı. Ancak teklif verme süreci 3’üncü defa ertelenerek, 2 Kasım’a uzatıldı. 3’üncü defa ertelenen ihale özelleştirme sürecinin ilk başladığı süreden buyana aradan geçen yaklaşık 20 yılın ardından sonuçlanmış oldu.
İKİNCİ SERBEST BÖLGE GELİYOR
CEY Şirketler Grubu Başkanı Ali Avcı, Mersin iş dünyası adına gurur verici satın almayla ilişkili gazetemize özel yaptığı açıklamada, başarıyla sonuçlanan ihalenin kazananın Türkiye, Mersin olacağını vurguladı. Mersin Serbest Bölge Kurucusu ve İşleticisi AŞ’nin (MESBAŞ) de Yönetim Kurulu Başkanı olan Avcı, planlarının Taşucu’nda kentin ikinci serbest bölgesini kurmak olduğunu söyleyerek, “Burası bölgeye yatırım olarak geri dönecek. Bölgenin potansiyelini, limanı büyüteceğiz. Geri sahadaki araziyi de serbest bölge bünyesine katarak hem yeni istihdam yaratmış, hem de ticaret geliştirmiş olacağız” dedi.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının duyurusuna göre, Türkiye Denizcilik İşletmeleri AŞ’ye ait, Mersin’in Silifke ilçesi Taşucu Mahallesi’ndeki Taşucu Limanı’nın ve geri sahasında yer alan sanayi tesis alanı ile üzerinde bulunan tüm yapı ve tesislerin bir bütün halinde yapılan özelleştirme ihalesi nihai pazarlık görüşmesinde en yüksek teklifi, 684 milyon lirayla CEY Grubu Ortak Girişimi, Ceynak Lojistik ve Ticaret AŞ ve Ceyport Terminal Lojistik ve Ticaret AŞ verdi.
TİCARİ DEHA SİNYAL VERDİ Firmalarının yüzde 27'si yabancı yatırımcılardan oluşan MESBAŞ, taleplere genişleme çalışmalarıyla cevap vermeyi arzuluyor. 680 değişik ürünün ticaretinin yapıldığı pazarlama üssü MESBAŞ'ın Genel Müdürü Edvar Mum, yeni bir serbest bölge kurulumunun gündeme gelebileceğinden bahsediyor. 680 URUN TİCARETİ Türkiye'nin ilk SEB'İ olarak 1985 yılında kurularak, 2 yıl sonra faaliyete geçen Mersin Serbest Bölgesi (MESBAŞ), 860 dönümlük alana kurulu. Tüm yatırım alanlarını firmalarına tahsis eden; 304Jü yerli, 116'sı ise yabancı olmak üzere toplam 420 firmaya ev sahipliği yapan bölge, Akdeniz'in adeta ticaret üssü. Sanayi TV'ye konuşan MESBAŞ Kurucu ve İşleticisi A.Ş. Genel Müdürü Edvar Mum, uzun süreden beri yatırım taleplerine yanıt verebilmek adına genişleme çalışmaları sürdürdüklerini, mevcut alanın yeni yatırımlar için yetersiz kaldığını ifade etti. 680 değişik ürünün ticareti yapılan MESBAŞ'ta firmaların pandemi döneminde önemli bir sınav verdiğini dile getiren Edvar Mum, "Koronavirüs, birçok firmaya B planını hazırda tutması gerektiğini öğretti" diye konuştu. MESBAŞ'ta 12 bin kişinin istihdam edildiğini söyleyen Mum, bölgede metal ve kimyasal ürünlerin, hazır giyim, gıda, ambalaj ve medikal sektörlerin ön planda olduğunu ifade etti. Yeni bir SEB kurulumu için Bakanlık ile ortak çalışma yürüttüklerini vurgulayan Mum, birinci ağırlıklarının mevcut SEB'in altyapı yatırımlarının yenilenmesi ekseninde olduğunu söyledi. İşte, pandemide ticaret hacmindeki azalışını yüzde 15'te tutmayı başarabilen MESBAŞ'ın gelecek dönem planları... DENİZE YAKINLIK NEDEN AVANTA)? SEB modellerini değerlendiren Edvar Mum, "1'inci SEB modeli, ekonomik modeldir; yani bir ülkenin beklentileri doğrultusunda teşvik verdiği alanlardır. Yalnız şu var, ticaret hacmi ilkyıllarda 24 milyar dolara çıkmıştı, şu aralar 20 milyar dolar seviyesinde. Kuruluşta verilen teşviklerin daha sonra kısıtlanması, bölgeden önemli ölçüde yatırımcının yurtdışına gitmesine sebebiyet verdi. Yabancı yatırımcı dünya üzerindeki tüm SEB'leri mukayese eder. Dolayısıyla dünya, artık özel ekonomi bölgeleri modeline geçti. Türkiye bu konuya bir 6-7 sene önce çalıştı fakat bu konuda bir adım atılmadı. Teşviklerin genişletilmesi ve özel ekonomik bölge kavramına uyum sağlaması bence Türkiye'deki SEB sıçramasına yardımcı olacaktır. Ayrıca yer seçimi de çok önemlidir" diyen Mum, limana yakın SEB'lerin avantajlı olduğunu, çünkü bugün dünya üzerindeki taşımacılığın çok büyük bir bölümünün deniz yoluyla yapıldığını anlattı. İç kesimlerdeki SEB'lerin de başarısının mümkün olduğunu söyleyen Mum, "Tonaja bağlı olarak üretim ve ticaret yapıyorsanız; sevkıyat, yükleme, limana indirme gibi maliyetler firmanın küresel rekabetini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu sebeple denize yakın olması avantajdır" şeklinde konuştu. BÜYÜKALAN ŞARTI Özel ekonomi bölgesiyle SEB'lerin farkını açıklayan Mum, "1980'lerin sonunda SEB kavramı yokken limanlardan uluslararası ticaret yapılırdı. Zamanla işlemi kolaylaştırmak anlamında limanların bir bölümünü serbest liman haline getirdiler. 1960'larda yeni model yaratıldı, ticari faaliyetlere ve üretime müsaade edildi. Özel ekonomik bölgelerin uygulamalarını Çin başlatmıştı. En ağırlıklı olarak Latin Amerika ülkeleri bugün modeli benimsedi dolayısıyla burada artık daha büyük alanları kabul etti. Dolayısıyla çok sıkışık olmayan bir ortamda daha geniş imkanlar çerçevesinde yani enerji noktalarına ulaşım veya diğer lojistik imkanlarına ulaşım konuları dikkate alınarakdaha geniş alanlarda bu faaliyetin yapılmasına müsaade sağlandı" bilgisini verdi. Mevcut kiralanabilir kapalı alanlar içerisinde firmalara yer temin etmeye çalıştıklarını söyleyen Mum, "Üretici veya diğerticari işlem yapanlara kiralanabilir alanlar içerisinde yapmaya çalışıyoruz ve bugüne kadar öyle yapıldı. Daha büyük ölçekte alan isteyenler için maalesef biryer temin edemiyoruz. Uzun süreden beri genişleme çalışmaları yapıyoruz. Biz 1996yılında ve 2007yılında iki küçük ölçeklerde SEB sınırına yakın konumlardaki iki yeri buna dahil ettik ama artıkyetmiyor. Daha büyük alanlara çıkmak gerekiyor. Belki de ikinci SEB'in kurulması da gündemde olabilir. Şehrin belli bir alanında kurulabilir" dedi. HABER: HelinAYGÜN Sanayi TV I MESBAŞ ¦ 1985 420 ¦ Edvar Mum PANDEMİ DONEMİ DANIŞMANI Pandemide MESBAŞ'ın ocak ayından mayısa kadar olan dönemde özellikle Avrupa bağlantılı çalışan firmalar başta olmak üzere birçok sipariş ve satın alma iptalleri yaşadığını söyleyen Mum, "İlk aylarda geçen yıia göre ticaret hacminde yüzde 4Ö'a kadar azalma oldu ancak toparladık. Firmalar nasıl önlem alacağını öğrendi. Dolayısıyla azalmayı yüzde 15'e kadar çekebildik. Firmalarımız, ürünlerinin farklı pazarlarda yer alması konusunda çalışmalarını başlattı ve B planı yapmaları gerektiğini öğrendi" ifadeleriyle 112 ülkeyle 680 değişik ürün ticareti yapan bölgenin pazar arayışlarından dolayı avantaj sağlayacağını da belirtti. Süreçte bir danışmanlık şirketi gibi hizmet verdiklerini söyleyen Genel Müdür, fizibilite ve yerel imkânlar konusunda firmalara bilgi vererek, kamu kurumlarıyla kontak kurdurduklarını da ifade etti. Yabancı yatırım konusundan bahseden Mum, "Gelişmekte olan ülkelerin ön plana koyduğu ilk husus vergi istisnasıdır. İşçilik maliyetleri, vergi istisnası, enerji maliyetleri ve lojistik maliyetler önemlidir. Türkiye 2004'te vergi istisnasını kısıtladı ve maalesef bu firmalar rakip SEB'lere gitti. Eski şartlara dönüşmelidir. Çünkü zaten enerji maliyetlerimiz yüksek, işçilik maliyetlerinde de batıya göre iyiyiz ama doğuya göre pahalıyız. Bunları vergisel desteklerle bertaraf edebiliriz" önerisinde bulundu. TEPEDEN TIRNAĞA YENİLİK Bakanlıkla yaptıkları sözleşme gereğince Mersin'e yeni bir SEB kurulması ve işletilmesi konusunda anlaştıklarını söyleyen Mum, "Bölgedeki tüm yatırımların yenilenmesi söz konusu oldu. 1. ağırlığımız mevcut SEB'in altyapı yatırımlarının yenilenmesiydi. Biz de mevcut idari binaların tadilatlarını gerçekleştirdik. SEB'e giriş alanlarını, tırların ve araç bekleme parklarının olduğu yerleri düzenledik. SEB giriş kapısının bulunduğu yerlerde düzenleme yapıldı. Araçların daha rahat giriş çıkış yapması için düzenlemeleryapıldı. Giriş-çıkışlardaki kamu birimlerinin de kontrol etme alanlarını düzenledik. Ayrıca yeni bir üretim binası inşa ettik ve üretici firmaya tahsis ettik. Bölgenin tüm altyapı su hattı yenilendi. Liman sahasının tamamında bütün beton zeminler olmak üzere elektrik altyapısı aydınlatma sistemleri yenilendi. Tüm yeşil saha bakımlarından tutun, diğer tüm umumi alanların da yenilenmesi sağlandı. Kavşaklarda MOBESE'leri düzenledik. Atık su toplama merkezi rehabilitasyonu olsun, kantar tesislerin sayılarının artırılması gibi birçok faaliyeti yaptık, mekanik araç kapasitemizi artırdık. Bu öncelikli olarak bakanlıkla yaptığımız sözleşmedir" bilgisini verdi. İlerleyen süreçte, 12 bin kişilik yemek üretim tesisi kuracaklarını söyleyen Mum, son olarak şu ifadelere yer verdi: "Yaklaşık 10 bin metrekareye üretim tesis binası da yapıyoruz. GES çalışmamız da var, 1400 KV'lık bir proje. Bölge içi beton yolların da yenilenmesi ve kamera sisteminin yeni teknoloji şartlarına uygun cihazlarla değişimi ile MESBAŞ çağ atlayacak. Ayrıca iki defa çok büyük olmasa da bölgenin yanında sınır komşusu olan yerlerde gelişimler yaptık." SİNYAL VERDİ Firmalarının yüzde 27'si yabancı yatırımcılardan oluşan MESBAŞ, taleplere genişleme çalışmalarıyla cevap vermeyi arzuluyor. 680 değişik ürünün ticaretinin yapıldığı pazarlama üssü MESBAŞ'ın Genel Müdürü Edvar Mum, yeni bir serbest bölge kurulumunun gündeme gelebileceğinden bahsediyor. 680 ÜRÜN TİCARETİ ' 'Ç|n Yersiz kaldığını ifade etti. (f JlİTl 680 değişik ürünün ticareti [\ fîlfffi }\ m : : :B ¦ i ¦ 'İftM -4 yapılan MESBAŞjtafirmaların ¦¦ Edvar Mum, "Koronavirüs, r>mifvpnîfNAUFiıİ birçokfirmayaB planını hazırda PANDEMİ DONEMİ tutması gerektiğini öğretti" nnkiifmiAkiı - Türkiye'nin ilk SEB'İ olarak d|Ve konuştu. MESBAŞ'ta 12 DANIŞMAN I 1985 yılında kurularak, 2 yıl 5 Pandemide MESBAŞ'ın ocak söyleyen Genel Müdür, fizibilite sonra faaliyete geçen Mersin nn'inİPrin h;w T aYından maY|sa ^dar olan ve yerel imkânlar konusunda Serbest Bölgesi (MESBAŞ), 860 Y . dönemde özellikle Avrupa firmalara bilgi vererek, kamu dönümlük atana kurulu. Tüm ^ktö'rl9erjn'ön pl 0[dugunu bağlantılı çalışan firmalar başta kurumlarıyla kontak kurdur- yatırım alanlarını firmalarına , ... y .,. .FR. , olmak üzere birçok sipariş ve duklarını da ifade etti. Yabancı tahsis eden; Mi yerli, 116'sı ; jn fekan||k j|e ^ , satın alma iptalleri yaşadığını yatlrlm konusundan bahseden ise yabancı olmak üzere yürüttüklerini vurgulayan Mum söyleyen Mum, İlk aylarda ge- Mum/Gelişmekte olan toplam 420 firmaya ev sahipliği birinci ağırlıklarının mevcut ' çenyılagoretıcarethacmınde ülkelerin ön plana koyduğu ilk yapan bölge, Akdeniz'in adeta SEB'în altyapı yatırımlarının Yüzde 40 a kadar azalma oldu husus vergi istisnasıdır. İşçilik ticaret üssü. Sanayi TV'ye yeni|enmesi ekseninde ancak toparladık. Firmalar nasıl wrgj enerjj konuşan MESBAŞ Kurucu ve oiduğunu söyledi, işte, S" maiyetleri ve lojistik maliyetler İşleticisi A.Ş. Genel Müdürü pandemide ticaret hacmindeki sıyıa aza mayı yuzae beKaaar 2004'te verai Edvar Mum, uzun süreden azalışını yüzde 15'te tutmayı ^bildik.. Fırmatarmı^ uıw^- k|s|tM| ^ ben yatırım taleplerine yanıt başarabilen MESBAŞ'ın gelecek |n Akm3İ,L h , bu firmalar rakip SEB'lere gitti, verebilmek adına genişleme dönem planlan... SSSSS Eski şartlara dönüşmelidir. Çün- rM-Kii-7i-\/A ISIMI tu Mi-rtı-ki öğrendi"ifadeleriyle 112 ülkeyle kü zaten enerji maliyetlerimiz DENİZE YAKINLIK NEDEN 680 değişik ürün ticareti yapan Yüksek, işçilik maliyetlerinde de A\/AMTA V? bölgenin pazar arayışlarından batıya göre iyiyiz ama doğuya MVMIN IRJ ¦ dolayı avantaj sağlayacağını da göre pahalıyız. Bunları vergisel ¦ ¦ SEB modellerini değerlendiren genişletilmesi ve özel ekonomik belirtti. Süreçte bir danışmanlık desteklerle bertaraf edebiliriz T Edvar Mum, "1'inci SEB bölge kavramına uyum 5'rketı gibi hizmet verdiklerini önerisinde bulundu. modeli, ekonomik modeldir; sağlaması bence Türkiye'deki Tpr\pr*pıiTmıijır*upım îı# yani bir ülkenin beklentileri SEB sıçramasına yardımcı TEPEDEN TIRNAĞA YENİLİK doğrultusunda teşvik verdiği olacaktır Avrıca ver serimi de alanlardır. Yalnız şu var, ticaret Cok önemlidir" diyen Mum t Bakantlkls yapt'klan sözleşme sistemleri yenilendi. Tüm yeşil hacmi ilkyıllarda 24 milyar mana vakın SFBlerin avantajlı T 9ereSlnce Mersıneyenı bir saha bakımlarından tutun, diğer dn[,r, nkm|c;tl ,, ?n limana yaKin bbb lerın avantajlı SEB kurulması ve işletilmesi tüm umumi alanların dayeni- milyar dolar seviyesinde. "' Skitasım^ZrnT^ konusunda anlaştıklarını lenmesi sağlandı. Kavşaklarda Kuruluşta verilen teşviklerin üzerindeki taşımacılığın çok söyleyen Mum, 'Bölgedeki tüm MOBESE leh düzenledik. Atık daha sonra kısıtlanması ^'r bölümünün deniz yatırımların yenilenmesi söz su toplama merkezi rehabili- bölaeden önemli ölçüde yoluyla yapıldığını anlattı. konusu oldu. 1. ağırlığımız mev- tasyonu olsun, kantar tesislerin yatırımcının yurtdışına ^ kesimlerdeki SEB'lerin de cut SEB'in altyapı yatırımlarının sayılarının artırılması gibi birçok gitmesine sebebiyet verdi başarısının mümkün olduğunu yenilenmesiydi. Biz de mevcut faaliyeti yaptık, mekanik araç Yabancı yatırımcı dünya söyleyen Mum, "Tonaja idari binaların tadilatlarını kapasitemizi artırdık. Bu önce- üzerindeki tüm SEB'leri °'ara' üretim ve ticaret gerçekleştirdik. SEB'e giriş likli olarak bakanlıkla yaptığımız mukayese eder Dolayısıyla yapıyorsanız; sevkıyat, yükleme, alanlarını, tırların ve araç bek- sözleşmedir" bilgisini verdi, dünya artık özel ekonomi limana indirme gibi maliyetler leme parklarının olduğu yerleri İlerleyen süreçte, 12 bin kişilik bölgeleri modeline geçti firmanın küresel rekabetini düzenledik. SEB giriş kapısının yemek üretim tesisi kuracakla- Türkiye bu konuya bir 6-7 sene olumsuzyönde etkileyebilir. bulunduğu yerlerde düzenleme rını söyleyen Mum, son olarak önce çalıştı fakat bu konuda Bu sebeple denize yakın olması yapıldı. Araçların daha rahat şu ifadelere yer verdi: "Yaklaşık bir adım atılmadı. Teşviklerin avantajdır" şeklinde konuştu. 9ırı5 Ç|klS YaPması 'Ç|n düzenle" 10 bın metrekareye üretim meleryapıldı. Giriş-çıkışlardaki tesis binası da yapıyoruz. GES qi*|\/|*||/ai AKI ÇADTI kamu birimlerinin de kontrol çalışmamız da var, 1400 KV'lık DU TUI\MLMIN yMI\ 11 etme alanlarını düzenledik. bir proje. Bölge içi beton yolların 1 Özel ekonomi bölgesiyle faaliyetin yapılmasına müsaade Ayrıca yeni bir üretim binası da yenilenmesi ve kamera sis- T SEB'lerin farkını açıklayan Mum, sağlandı" bilgisini verdi Mevcut inşa ettik ve üretici firmaya teminin yeni teknoloji şartlarına "1980'lerin sonunda SEB kavra- kiralanabilir kapalı alanlar tahsls ettlk- BölSenln tüm uV9un clhazlarla deS'5™lte mı yokken limanlardan ulusla- içerisinde firmalara yer temin altYaP'su hattl YellltendLLlrran MESBA5 Çağ atlayacak. Ayrıca rarası ticaretyapılırdı. Zamanla etmeye çalıştıklarını söyleyen sahaslnln temamlnda bütün lkl defa 5ok büVük ofl™sa da işlemi kolaylaştırmak anlamında Mum "Üretici veva diöerticari beton Z0mlnİ0r oll™k üzere böîgenln yanlnda slnlr komşusu limanların birbölümünü işlem yapanlara kiralanabilir elektrik altyapısı aydınlatma olanyerlerde gelışımieryaptık. serbest liman haline getirdiler a|anlar içerisinde yapmaya ça- f 1960 larda yeni model yaratıldı, ||5ıy0ruz ve bugüne kadar öyle f[rrı,. ticari faahyet ere ve üretime yapl|d,. Daha büyük ölçekte alan BLİlfllı, müsaade edildi. Oze ekonomik genler için maalesef biryer Latin Amerika ülkeleri bugün den berı ? ^aları modeli benimsedi dolayısıyla Y^Y0^-Biz 1996yılında ve İL tip— burada artık daha büyük alanları 2007 yılında ıkı küçük ölçeklerde M kabul etti. Dolayısıyla çok sıkışık SEB sınırına " konumlardaki geniş imkanlar çerçevesinde artıkyetmiyor. Daha büyük yani noktalarına ulaşım alanlara çıkmak gerekiyor. Belki veya diğer lojistik imkanla- de ikinci SEB'in kurulması da rina ulaşım konuları dikkate gündemde olabilir. Şehrin belli alınarak rlaha npnk atanlarda hı ı hir alanında ki iri ılahilir" HpHî ^~
Türkiye’nin lider ömorkör operatörü ve gemi üreticisi Med Marine ve Ceyport Tekirdağ Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş (Cey Grup Şirketi), ile iki römorkör ve bir palamar botu için satış sözleşmesi imzaladı.
Cey Grup, Türkiye’nin Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerindeki iç ve dış ticaret merkezlerinde faaliyet gösteren lider bir Türk Lojistik Grubu şirketidir.
Tekirdağ - Marmara sahillerinde bulunan Ceyport Tekirdağ Limanı'ndaki operasyonlarda Med Marine tarafından sağlanan üç römorkör kullanılacak.
Med Marine Satış Müdürü Melis Üçüncü, bu yeni iş birliğiyle ilgili düşüncelerini dile getirdi ve “Römorkörlerimiz sadece dünyanın değil, Türkiye'nin operatörleri tarafından da yüksek talep görmesinden gurur duyuyoruz. Bu yeni bir iş birliğinin başlangıcı ve umarım gelecekte Cey Group ile ortaklığımızı güçlendirmeye devam edebiliriz.
Römorkörlerin performansları, Med Marine’in filosunda yıllarca işletilerek kanıtlanmıştır ve Cey Grup filosuna iyi uyum sağlayacağına inanıyoruz.”
Ceyport Tekirdağ'dan (Yönetim Kurulu Başkan Vekili) Berzan Avcı, Med Marine ve Ceyport Tekirdağ arasındaki bu yeni iş birliği hakkında düşüncesini dile getirdi; “Med Marine ile iş birliğimiz sayesinde deniz filosu ve bu bağlamda Ceyport Tekirdağ Limanı'nın römorkör ihtiyaçları giderildi. Med Marine Company'ye yakın iş birliği ve yapıcı yaklaşımları için içtenlikle teşekkür ediyoruz. Önümüzdeki yıllarda iş birliğimizin devam edeceğini umuyoruz.”
Römorkörler Robert Allan Ltd tarafından tasarlanan ve her ikisi de daha önce Med Marine'nin ulusal filosunda işletilen çift pervaneli römorkörlerdir..
Römorkörlerden birinin adı CEY V (önceki ismi: EVYAP M) olarak değiştirildi. 22,5 metre uzunluğundaki römorkörler liman ve kıyı operasyonlarında mükemmel performans sergiliyor.
Geminin bazı özellikleri:
Toplam Uzunluğu 22,5m
Genişlik (Dizayn Su Hattı) 8,80m
Derinlik 3,66m
Draft (Tasarım) 2,94m
Ana Makine 2 x MTU 12V4000M61R
Güç 2.280 kW (3.057 BHP)
Hız 12.0 knots
Çekme Gücü 40 tons
Kalacak Kişi Sayısı 6 people
Notation RINA C ✠ TUG ✠ AUT-UMS; UNRESTRICTED NAVIGATION
İki Caterpillar 2438B jeneratörü, güverte makineleri de dahil olmak üzere gemi hizmetleri için toplam 2×75 ekw elektrik gücü sağlıyor. Gemi, 2.080 mm çapında iki Promarine çift uskur pervaneyi ile çalışıyor. 5.259: 1 azalma oranına sahip Masson tarafından tedarik edilen iki MMW7400 model geri azaltmalı dişli kutusu var.
Ceynak’ın Samsun Limanı’nda faaliyet gösteren filosuna teslim edilen ikinci römorkör, Robert Allan Ltd. tarafından tasarlanan 18 metrelik bir liman römorkörüdür. Med Marine’nin ulusal filosunda Diler Limanı adı altında işletiliyordu. Aşağıdaki özelliklere sahiptir:
Geminin Toplam Uzunluğu 18,28m
Genişlik ( Dizayn Su Hattı) 6,70m
Derinlik 3,785m
Draft (Dolu) 3,280m
Ana Makine 2 x CAT 3508B DITA
Güç 1.431 kw (1.920 BHP)
Hız 10 knots
Çekme Gücü 30 tons
Kalacak Kişi Sayısı 4 people
Notation RINA C ✠ Tug; Fire-Fighting Ship E; Unrestricted Navigation
Aşağıdaki pervane ekipmanına sahiptir:
Pervaneler 2 x 1700mm Cu-Ni-Al Bronze propellers in twin fixed 1930mm kort nozzles tail shaft- main shaft/ coupling and propeller manufactured by “WARTSILA”
Şanzıman Kutusu 2 x REINTJES WAF 561 reverse reduction gearboxes
Redüksiyon Oranı 5.05 : 1
Türkiye’nin önde gelen römorkör operatör ve inşa firmalarından Med Marine ile Ceyport iki römorkör ve bir palamar botu için sözleşme imzaladı. Üç gemi de Ceyport’un Tekirdağ Port operasyonlarında kullanılacak.
Med Marine Satış Müdürü Melis Üçüncü, “deniz araçlarımızın dünyada olduğu gibi Türkiye’de de talep görmesiyle gurur duyuyoruz. İşbirliği yapmaya başladığımız Cey Group ile ortaklığımızı daha güçlendirmeyi umuyoruz. Med Marine filosunda kendini kanıtlamış olan römorkörlerimizin Cey Group filosu için de yararlı olacağına inanıyoruz” dedi.
Daha kararlı hale gelecek
Ceyport Tekirdağ Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Berzan Avcı ise işbirliğiyle ilgili olarak şunları söyledi : “yeni römorkörler Ceyport Tekirdağ’ı daha kararlı hale getirecek. Med Marine’e yakın işbirlikleri ve yapıcı yaklaşımları nedeniyle teşekkür ediyoruz. Gelecekte de işbirliğimizin devam etmesini umuyoruz”
İsimleri CEY V ve CEY VI oldu
Robert Allan tasarımı römorkörler daha önce Med Marine’in kendi filosunda görev yapıyordu. Evyap M adını taşıyan römorkör, satışın ardından CEY V adını aldı. 22.5 metre uzunluğunda, 8.8 metre genişliğindeki CEY V 40 ton çekiş gücüne sahip. Diler Port adlı römorkör ise satışın ardından CEY VI adını aldı. 18.28 metre uzunluğunda ve 6.70 metre genişliğindeki CEY VI 30 ton çekiş gücüne sahip.
Türkiye’de ekonomik kriz bir türlü gündemden düşmese de, ülkesinin potansiyeline inanmış, yalnızca işine odaklanan ve alanında büyümeyi sürdüren bir lojistik kuruluşumuz var. Babası Ali Avcı’nın taşıdığı bayrağın bir ucundan tutarak yarışa katılan oğul Berzan Avcı da, genlerindeki girişimcilik enerjisini Cey Grup’un her alanda büyümesine katkıda bulunarak gösteriyor. Türkiye’nin lojistik sektörünün gelişimin de öncü roller üstlenen Cey Grup yatırımlarına önümüzdeki dönemde de hız kesmeden devam edecek.
Cey Grup Yönetim Kurulu Üyesi Berzan Avcı ile firmayı, yatırımları ve geleceği konuştuk.
Limancılık sektöründe hızla ilerliyorsunuz. Önce Samsun, ardından Tekirdağ Limanı’nın işletme hakkını devraldınız. Samsun’dan başlayalım. Samsunport’da neler gerçekleştirdiniz? Samsunport’un geleceği ile ilgili planlarınız nelerdir?
Samsun Limanın 2010 yılında devralınmasından günümüze Samsunport’a 50 milyon $ tutarında yatırım gerçekleştirdik. Bunun sonucunda toplam elleçleme kapasitemiz 5 kat artarak 11,5 milyon tona çıktı. Ayrıca özelleştirme öncesi limanda mevcut olmayan konteyner operasyonlarını başlattık. 2011 yılında Arkas ile ilk adımı attık. Daha sonra MSC ve CMA CGM onları izledi. 2018 yılında limanımızda 75000 TEU konteyner elleçledik. Hedefimiz 2020 yılında 100.000 TEU’ya ulaşmak.
Samsunport, Türkiye’nin Karadeniz’e açılan kapısı. Limanımızın başta Karadeniz limanları olmak üzere Dünya’nın birçok limanı ile doğrudan bağlantısı var. Özellikle Rusya ile yapılan ticarette en önemli aktarma ve lojistik merkezidir. Rusya’nın önemli limanları ile Samsunport arasında Ro-Ro, konteyner ve tren feri hatları mevcut. Özellikle ülkemizden Rusya’ya yapılan tarım ürünleri ihracatı limanımızdan gerçekleşiyor. Antalya bölgesinden yola çıkan meyve sebzeler 12 saat içinde Ro-Ro ile Rusya’ya sevkiyata hazır hale geliyor ve 3 -4 günlük zaman içerisinde Rusya pazarında dağıtımı yapılıyor. Özellikle Samsunport’da her türlü yükü elleçleyebildiğimiz tren taşımacılığı ile ilgili ciddi bir altyapımız olduğunu söyleyebilirim. Limanın içinde 10 km’den uzun bir demiryolu hattımız mevcut. Sanayi limanımızda yer alan farklı ray aralığına sahip 2 adet rampalarımız ve boji değiştirme istasyonlarımız Rusya ile aramızda tren feri hattı kurulmasını mümkün kıldı. Ayrıca yurt içinden tren hattı ile de limanımıza önemli miktarda mal sevkiyatı gerçekleşiyor. Ancak ne yazık ki son 2 yıldır Samsun-Sivas arasında gerçekleştirilen modernizasyon çalışmaları sebebi ile demir yolu hattı kapalı.
Berzan Avcı, bu yılki Atlas Lojistik Ödülleri’nde Yurtiçi Lojistik İşletmecileri L1 Birincisi ödülünü UTİKAD Başkanı Emre Eldener’in elinden aldı.
Görünen o ki Samsun-Sivas tren hattını yoğun olarak kullanıyorsunuz. Bu hattaki modernizasyon çalışmaları sizi nasıl etkiledi?
Samsun-Sivas Divriği hattının modernizasyonu planlanan süreden biraz uzadığı için şu an tren yolu ile limanımıza gerçekleşen taşıma durmuş durumda. Öncesinde mermer, rulo saçlar gibi ağır yükler limanımıza tren hattı ile ulaşıyordu. Şimdi bunların hepsi karayoluna dönmek zorunda kaldı. Bu da hem ciddi bir trafik, hem de emisyon açısından daha olumsuz şartlar demek. Samsun-Sivas Divriği hattının bir an önce açılmasını bekliyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Samsun’da bir Rus heyeti ağırladınız. Çıkan haberlerde heyetin, iki ülke arasında bir Ro-Ro hattı için görüşmeler yaptığını öğrendik. Bu konuda bilgi verir misiniz?
2 ay önce Türkiye Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Rusya Ulaştırma Bakanlığı heyetleri limanımızda bir araya geldi. Samsunport-Kavkaz arasında yeni bir Ro-Ro hattını yürürlüğe sokmak için görüşmelerde bulunuldu. Görüşmeler sonucunda taraflar arasında bir protokol imzaladı. Bundan sonraki adım da Kavkaz’da atılacak. Ticaretin geliştirilmesi için gümrük ve ulaştırma alanında karşılıklı ne tür kolaylaştırıcı adımlar atılabileceği tartışıldı. Umuyoruz bu görüşmelerin sonucunda 2 ülke arasında ticaret daha kolaylaşacak, hem limanımızın hem de ülkemizin iş potansiyeli artacaktır.
Gelelim Tekirdağ Limanı’na orada neler yaptınız?
1 Ocak 2019 tarihinde yıllardır liman operasyonlarını yüklendiğimiz Tekirdağ Limanını TDİ’den devraldık ve Ceyport Tekirdağ olarak hizmete açtık. Elbette asıl işimiz şimdi başlıyor. Hedefimiz Samsunport’ta yaptığımız gibi limanımızı müşteri ihtiyaçlarına en iyi şekilde hizmet verecek modern bir liman hüviyetine kavuşturmak. Yapacağımız yatırımların sonucunda Ceyport Tekirdağ Limanında kara ve deniz dolgu alanları ile mevcut 150.000 m2’lik liman sahası 260.000 m2’ye yükselecek ve rıhtım uzunluğu ise 2300 m’den 3400 m’ye ulaşacak. Sonucunda limanımız proje ve genel kargo, kuru ve sıvı dökme yük, konteyner ve Ro-Ro gemileri için daha yüksek kapasitede hizmet verebilecek. Tabii bütün bu iyileştirme çalışmaları yapılırken müşterilerimizin ihtiyacına cevap verecek şekilde hizmetimizi kesintisiz sunmaya devam ediyoruz.
Ceyport Tekirdağ’a yapacağınız yeni yatırımlarla liman ne tür imkânlara kavuşacak?
Liman sahası ve rıhtımlarda yapacağımız büyütme çalışmaları sonucunda aynı anda hizmet verebileceğimiz gemi ve kargo miktarı artacak. Aynı şekilde yenileme projesi kapsamında limanımızda gerçekleştireceğimiz antrepo, silo ve sıvı tank terminal yatırımlarımız ile Trakya Bölgesinin endüstriyel ve tarımsal üretim ile ticaret alanları ihtiyaç duyduğu depolama imkânına kavuşacak. Şu anda limanda açık alan dışında depolama imkânı bulunmuyor. Ayrıca Batı Marmara bölgesinde demiryolu bağlantısı ve tren feri rampası altyapısına sahip hem Ro-Ro, hem de feribot hizmetleri sunan tek limanız. Bandırma ve Derince limanları ile karşılıklı iş potansiyelimizi daha da artırmak istiyoruz. Avrupa’dan limanımıza tren ya da tren feriyle ulaşıp elleçlenmesinin ardından araçları Ro-Ro seferleri ile Körfez bölgesine ve ardından Anadolu’ya ulaştıracak bir ulaşım sistemi üzerinde çalışıyoruz.
Bu çok ilginç bir proje. Biraz daha ayrıntılı anlatabilir misiniz lütfen?
Şimdilik bu kadar söyleyebilirim. Ama proje gerçekleşirse uzun süre lojistik sektörünün gündeminde kalacaktır. Samsun’da da, Tekirdağ’da da multimodal bir liman yapma arzusundayız. Yani hedefimiz bütün yük gruplarında müşterilerimize hizmet verebilmek olacak. Tekirdağ’daki tüm yatırımlarımızı 1,5 yıl içinde tamamlamayı planlıyoruz. Bizden sonra Devletimize kalacak 50 milyon dolarlık bir yatırım olduğunu söyleyebiliriz.
Mersin Serbest Bölgesi ile ilgili ne söyleyeceksiniz?
2017 yılında gerçekleştirilen ihale ile Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nin Mersin Serbest Bölge İşleticisi A.Ş.’deki (MESBAŞ) %21 oranındaki payı Cey Grup şirketlerine geçerek en büyük hissedar konumunu aldı. Daha sonraki dönemlerde özel sektöre ait diğer devir işlemlerinin ardından bu oranı %51 seviyesine çıkardık. MESBAŞ’taki en büyük ortak konumuna ulaşan Ceynak, Akdeniz Bölgesi’nin dünyaya açılan kapısı ve işlem hacmi bakımından Türkiye’nin en büyük serbest bölgesinde müşterilerine hizmet vermeye devam ediyor.
Ambarlı Limanı’nın hemen yanı başında bir arazi almıştınız. O alanda neler yapacaksınız?
Ambarlı’da da yaklaşık 57 dönümlük o alanı aldığımızda işimizin zor olacağını biliyorduk. Yoktan bir lojistik tesisi yaratacaktık. Bölge yapısı itibarı ile zemini kayan bir yapıya sahipti. Olası heyelanları zemine 2.500 adet fore kazık çakarak önlemeye çalıştık. Böylece hem oradaki İhlas Konutları’nı hem de Ambarlı’yı toprak kaymasına karşı güçlendirmiş olduk. Tesisimizi 3 ayrı bağımsız kattan oluşan konteyner depolama tesisi olarak hizmete sunduk. Bir sonraki aşamada da, iki katlı 16 bin metrekarelik antrepo statüsünde bir depolama tesisi açmayı planlıyoruz. Kimyasal madde depolama alanı olması planlanıyor çünkü o bölgede böyle bir tesise ihtiyaç olduğunu gördük. Biz kurum olarak pazarın ihtiyacına çözüm getirecek projeler yaratmayı ilk hedef olarak düşünüyoruz.
Ceyhan’da çok büyük bir silo yapıp TMO’ya kiraladınız. Lisanslı depoculuk faaliyetlerinizle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Ceyhan’da 200 bin tonluk 76 adet silodan oluşan tesisimiz Türkiye’de inşa edilen en büyük lisanslı depo projesi. 100 dönümlük bir arazide inşaatına başladığımız tesisi tamamlayarak TMO’ya devrettik. Şimdi 70 bin ton depolama kapasitesine sahip benzer bir projeyi Tekirdağ Mahramlı’da gerçekleştireceğiz.
Bir de özel bir soru soralım. Babanızın ne kadar enerjik olduğunu biliyoruz. İşin başında hala babanız var. Kararlarınızda özgür olduğunuzu düşünüyor musunuz? Nasıl bir iş paylaşımınız var?
Babam Ali Avcı Türkiye’nin lojistik sektörünün gelişimine ilk elden şahit olmuş ve çok önemli katkılar sağlamış kişidir. Onu, iş hayatındaki tecrübeleri ve öngörüleriyle bizim ufkumuzu açan ve yol gösteren bir guru olarak görüyorum. Ben de babamın iş yükünü hafifletmek adına Operasyonel konularda biraz daha fazla görev üstlenmiş durumdayım. Ali Avcı yeni yatırımlar konusunda oldukça tutkuludur. Onu her zaman projelerimizin ve inşaatlarımızın başında ilk günkü heyecanla çalışırken görebilirsiniz. Ayrıca üyesi olduğumuz STK’larda da yoğun bir şekilde faaliyet göstermektedir.
Sizin eklemek istediğiniz var mı?
Şirketimiz hız kesmeden lojistik alanında yatırımlarına devam edecektir. Ceyport Tekirdağ renovasyon ve yenileme projemizden sonra 2020 yılı içerisinde İskenderun’da Kimyasal Tank Terminali projemize başlamayı hedefliyoruz. Proje tamamlandığında, tesis denize sıfır 57 dönüm arazi üzerinde kurulu 300 bin metreküp depolama kapasitesine sahip Doğu Akdeniz’in en büyük tank terminallerinden biri olacak. Öngördüğümüz proje için 15,2 milyon dolar bedelle kendi iskelesine sahip eski Shell arazisini bünyemize kattık ve bu satın alma “2016’nın en değerli satın alma ve birleşmeleri” listesinde 25’inci sırada yer aldı.
"ANNEMİZE MİNNET DUYGUMUZU ÖDEMEK İSTEDİK"
Saygı duruşu ve İstiklal marşının okunmasın ardından açılış konuşmasını yapan İş adamı Ali Avcı, “Değerli misafirler bugün burada iki duyguyu birlikte yaşıyoruz. Bir taraftan merhum annemizin ölümünün 2. yılı dolayısıyla üzüntülü ve hüzünlüyüz. Diğer taraftan da bu çok amaçlı toplum merkezinin annemiz adına yapılarak ve annemizin adının yaşatılmasından dolayı çok mutluyuz. Değerli dostlar biz bu topraklarda doğduk büyüdük, sevgili annemiz bu toprakları mahallesini komşularını gerçekten çok severdi. Annemizin bizlere yaptığı fedakarlık karşısında ona minnet borcumuzu onun adını yaşatarak ödemek istedik" dedi.
Özel Haber-Fotoğraf : Murat GEGİN
ADANA (5 OCAK) Ceyhan İlçesi Sarısakal Mahallesinde hayırsever iş adamı Ali Avcı tarafından yaptırılan Funda Avcı Toplum Merkezi’nin açılışı Ceyhan Kaymakamı Dr. Bayram Yılmaz, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar , Adana eski Milletvekili Mehmet Ali Bilici, Siyasi Parti il, ilçe yöneticileri ile STK temsilcilerinin ve Ceyhan halkının yoğun katılımıyla gerçekleşti.
Saygı duruşu ve İstiklal marşının okunmasın ardından açılış konuşmasını yapan İş adamı Ali Avcı, “Değerli misafirler bugün burada iki duyguyu birlikte yaşıyoruz. Bir taraftan merhum annemizin ölümünün 2. yılı dolayısıyla üzüntülü ve hüzünlüyüz. Diğer taraftan da bu çok amaçlı toplum merkezinin annemiz adına yapılarak ve annemizin adının yaşatılmasından dolayı da çok mutluyuz. Değerli dostlar biz bu topraklarda doğduk büyüdük, sevgili annemiz bu toprakları mahallesini komşularını gerçekten çok severdi. Annemizin bizlere yaptığı fedakarlık karşısında ona minnet borcumuzu onun adını yaşatarak ödemek istedik. Tüm Ceyhanlıların acısında coşkusunda ve her türlü faaliyetlerinde kullanacağı çok amaçlı toplum merkezini yaptık. İnanıyoruz ki annemiz bunun çok daha fazlasını hak etmiştir. Başta babam olmak üzere ben ve kardeşlerim bu güzel şehre olan vefa borcumuzu bu şekilde sunmak istedik. Umarım tüm vatandaşlarımıza faydalı bir proje olur. Ceyhan Belediye Başkanı’mızın da Ceyhan halkına en iyi şekilde sunacağına tüm kalbimizle inanıyoruz. Bu eserin yapımında babamın çok emeği geçti, gece gündüz başında bekledi. Buranın en iyi şekilde yapılmasını sağladı. Ona buradan çok teşekkür ediyorum ve ellerinden öpüyorum. Buraya gelerek bizleri onurlandıran Sayın Kaymakamımıza, Büyükşehir Belediye Başkanımıza, her zaman desteklerini bizlerden esirgemeyen Milletvekilimize çok teşekkür ederim. Buranın işletmesini devralıp Ceyhan halkıyla buluşturan onlara hizmet sunan Ceyhan Belediye Başkanımız Kadir Aydar’a çok teşekkür ederim. Umarım bu tesisin Ceyhan halkına iyi ve kötü günlerinde faydalı olmasını temenni ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.”dedi.
Funda Avcı Toplum Merkezi’nin düğün, nişan, sünnet ve mevlüt gibi özel gün toplantılarında ücretsiz olarak halka tahsis edileceğini belirten Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar, hemşehrilerinin hizmetin en iyisine layık olduğunu belirterek, belediye bünyesindeki her yerin halkın kullanım alanı olduğuna vurgu yaptı. Funda Avcı Toplum Merkezi’nin açılış töreninde konuşan Başkan Zeydan Karalar Ali Avcı’nın memleketini unutmadığına vurgu yaparak : “Değerli kardeşlerim bizler millet olarak aslında gönlü zenginiz ama parasal olarak az zenginimiz var. İş adamı olan, işine sahip olan insanlar elbette atalarından dedelerinden çalışma azmini, dürüstlüğü, paylaşmayı aldılar.Ne yazık ki çoğumuz alamadı.Eğer siz bir yerde yetişmişseniz, sahip olduğunuz serveti gücü, dönüp büyüğünüz birlikte yaşadığınız insanları unutmayarak onlarla paylaşıyorsanız bu son derece önemlidir. Esasında insanlıkta budur, adamlıkta budur, Ali Avcı’ya gerçekten buradan hayranlığımı da, teşekkürümü de, takdirimi de etmek istiyorum. Biliyorum ki bu, burada kalmayacak iş birliğiyle hizmetleri yapmaya devam edeceğiz. Değerli arkadaşlar 10 yıldır görmediğiniz hizmetleri kısa sürede göreceksiniz. Hepinize en derinden sevgilerimi saygılarımı sunuyorum” diye konuştu.
Samsunport’u 2010 yılında yapılan özelleştirme ile devralan Cey Group, yaptığı yatırımlarla limanı Karadeniz'in başlıca limanlarından biri haline getirdi. Limanın 445 bin metrekarelik alana sahip olduğunu belirten Samsunport Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Berzan Avcı, "Bugün itibarıyla limanın bin 756 metre rıhtım uzunluğu, 7 ila 12 metre rıhtım derinliği, 11 adet 60 bin ton stoklama kapasiteli silosu, 300 bin ton depolama kapasitesine sahip antreposu bulunuyor. Demiryolu bağlantısı da olan limanda 400 kişiyi istihdam ediyoruz" dedi.
Samsunport'un yıllardır artan bir ivmeyle yatırımlara devam ettiğini söyleyen Avcı, 2017 yılında konteyner trafiğini dört kat artıracak rıhtım ve geri saha düzenlemesini tamamladıklarını bildirdi. Avcı, "2010 yılında özelleştirme ile devir aldığımız Samsun Limanı’nın 36 yıllık işletme hakkına sahip olduk. Bu tarihten itibaren yaptığımız yatırımlar ile Samsunport'u uluslararası standartlarda hizmet veren bir yapı haline getirdik" ifadelerini kullandı. Cey Group bünyesinde limancılık sektöründe sadece Samsunport'un faaliyet göstermediğinin altını çizen Avcı, grup firmalarından Ceyport'un 2014 yılında önce Erdemir Limanı, daha sonra da Tekirdağ Limanı’nın operasyonlarını üstlendiğini belirtti.
"Tren feribotu ile uluslararası yükte iş hacmini artırmayı hedefliyoruz"
Mevcut operasyonların yanı sıra Türkiye'de az sayıda limanda olan tren feribotu ile uluslararası yük taşımacılığına yönelik iş hacimlerini artırmak için çalışmalarının ve görüşmelerinin devam ettiğini belirten Avcı, "Uzun mesafeli uluslararası yük taşımacılığı koridorlarında Samsunport'un yerini alması için gerekli her türlü altyapı ve üstyapı düzenlemelerini tamamlıyoruz. Yapılan işlerin ve yatırımların sadece işletme için değil, bulunduğu çevre, il ve nihayetinde ülke için katma değerli faydalar sağlayacağı unutulmamalı" şeklinde konuştu.
Cey Group bünyesinde, 2010 yılından itibaren özelleştirme ihalesini kazandıkları ve işletme hakkını aldıkları Samsunport'u işlettiklerini kaydeden Berzan Avcı, "Ayrıca özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın bu yıl gerçekleştirdiği ve 347 milyon 100 bin TL'lik teklif ile ihalesini kazandığımız Tekirdağ Limanı için de beklemedeyiz. Samsunport'ta yük çeşidini ve miktarını artırarak kapasite kullanımımızı verimli hale getirmek için sürekli çalışıyoruz. Konteyner, katı dökme yükler, paketli yükler, canlı hayvan, Ro-Ro operasyonlarının yanı sıra supalan olmak kaydıyla sıvı dökme yükleri ve uzun süreli uluslararası projeler kapsamında özel proje yüklerini de elleçliyoruz" açıklamasını yaptı.
"Limanda sürdürülebilirliğe yönelik yatırımlar yaptık"
Öte yandan yaptıkları yatırımların sadece operasyonel konuları kapsamadığının altını çizen Avcı, dolaylı operasyonel maliyetleri belirli süre içinde azaltmaya destek olacak ve genel çevresel sorunların çözülmesine de katkı sağlayacak yatırımlara da önem verdiklerini ifade etti. Yeşil Liman haline gelmek için başladıkları Yeşil Dönüşüm Projesi kapsamında Samsunport'ta yaptıkları son yatırım ile 14 bin metrekarelik çatı modülüne güneş enerjisi santrali (GES) kurduklarını aktaran Avcı, "2.5 milyon dolarlık yatırımla bu yılın başında üretime başlayan GES ile yılda 2 milyon 750 bin kW'lık enerji üretimi hedefliyoruz. Bu sayede yüzde 50 enerji tasarrufu sağlayacağımızı öngörüyoruz" diye konuştu. Bunun yanı sıra hem karbon salımı hem yenilenebilir enerji hem de sürdürülebilirlik açısından bütün altyapılarını değiştirdiklerini aktaran Avcı, mazotlu olan bütün vinçleri elektrik enerjisiyle çalışacak şekilde dönüştürdüklerini ve bu şekilde mazotlu kullanım maliyetini dörtte bir oranında azalttıklarını sözlerine ekledi.
Sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında tesislerindeki ışık kaynaklarının tamamını LED sisteme geçirdiklerini ve böylece karbon salımını yüzde 77 azalttıklarını anlatan Berzan Avcı, "2018'de faaliyete başlayan GES projemiz Logitrans Lojistik Fuarı'nda Atlas Lojistik Ödülleri'nde ödüllendirildi. Samsunport'u yeşil liman olarak konumlandırdığımız projelerimizin ödüllendirilmesi umuyorum ki sektörü benzer hamleler gerçekleştirmeye teşvik edecek" dedi. Samsun'da liman sahası yatırımlarının dışında, Ankara yolu üzerinde 50 bin metrekarelik açık alan üzerine 35 bin metrekarelik kapalı bir antrepo yatırımı planladıklarına da değinen Avcı, yatırım odaklı şirket kültürüne sahip olduklarını; lojistik sektörüne faydalı ve ülkemize katma değer sağlayacak her türlü yatırıma devam edeceklerini belirtti.
Limancılık sektörüne yönelik değerlendirmelerde de bulunan Berzan Avcı, sektörde yüksek hacimli tahliye ve yükleme operasyonlarında elleçleme performansının da yüksek ve sürdürülebilir olması gerektiğini dile getirdi. Avcı, sürdürülebilir kaliteyi sağlamak için yeterli vinç, ekipman ve altyapı yatırımı yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Yeşil dönüşüm projesi kapsamında 16 milyon TL’lik çatı üstü güneş enerji santrali yatırımıyla liman sahasında bulunan kapalı depoların çatılarına güneş panelleri kurarak elektrik üretimi gerçekleştirecek olan Samsunport, aynı zamanda liman sahası içerisinde yer alan aydınlatma sistemlerinin LED dönüşümünü de tamamladı. Proje kapsamında Güney Kore’nin önde gelen firmalarından Giga Tera ile çözüm ortağı olan Samsunport, LED dönüşümü kapsamında liman sahası içerisinde yer alan projektör direği aydınlatmaları, depo üstü aydınlatmalar ve ihata direklerindeki armatürlerin dönüşümünü sağladı. Limanlarda karbon emisyonlarını azaltma yönünde adımlar atmaya devam eden Samsunport, aydınlatmalarda yapılan LED dönüşümü kapsamında, yıllık enerji tüketiminde 350 bin kWh tasarruf ile karbon salımını yüzde 77 azaltarak yıllık 238 tonluk karbon salımını engelledi.
Her yıl olduğu gibi bu yıl de Cey Group’un faaliyet gösterdiği tüm lokasyonlarda paydaşları ile bir araya gelmekten duyduğu mutluluğu belirten Ceynak Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı, sektörde birlik beraberliğin önemine dikkat çekti. Avcı, “Böylesine anlamlı bir günde paydaşlarımızla bir araya gelmek bizler için son derece önemli. Cey Group çalışan profilinde olduğu gibi, sektördeki iş birliklerinde de uzun soluklu ilişkilere önem veriyoruz. Bu iş birlikleri bir anlamda sizlere verdiğimiz güven ortamının da bir çıktısıdır. Neredeyse 50 yıldır sektördeki varlığını sürdüren Cey Group, bu uzun ve çetrefilli yolda gücünü sizlerden alıyor” diye konuştu.
KONU ile ilgili açıklama yapan Cey Group Limanlar Müdürü Tunca Özenci, Ceyport’un 2014 yılından bu yana liman hizmetlerinde birinci önceliğini iş sağlığı ve güvenliği olarak belirleyerek, yükleme, boşaltma, lashing &securing ve katı-sıvı atık alım hizmetlerini sunduğunu belirtti.
Ceyport’un 2016 yılını 10 milyon ton yük elleçlemesi ile kapattığını aktaran Özenci, 2017 yılı Nisan ayında elleçlenen ürün tonajının ise 1 milyon 200 bin tona ulaşarak rekor düzeyde gerçekleştiğini belirtti.
Karadeniz Ereğli’de faaliyetlerini çeşitli ebat ve kapasitelerde dokuz adet forklift, beş adet ekskavatör, beş adet yükleyici, bir adet telehandler, bir adet mafi, bir adet sıvı atık alım tankeri, bir adet arazöz araç, iki adet kamyon ve pnömatik lashing& securing makineleri ile sağladıklarını belirten Özenci, Ceyport’un liman hizmetlerinde teknolojinin sağladığı olanakları kullanarak çok yönlü ve kombine lojistik hizmet modelini benimsediğini söyledi.
Lider bir kurum ve örnek alınan şirket olma yolunda ilerlediklerini belirten Özenci, sürekli gelişerek ve öğrenerek yüksek kalite standartlarını koruduklarını; güvenilir ve tercih edilen kurum kimliği çerçevesinde liman hizmetlerini başarıyla sürdürdüklerini dile getirdi.
Mart ayında gerçekleştirilen yatırımlarda ilk sırasında, kamu ve özel sektör ortaklık modeli ile yapılan 2,4 milyar TL'lik Ankara Etlik Hastanesi projesi ile sağlık sektörü yer alıyor. Sağlık sektörünü enerji, mobilya, kimya ve eğitim sektörü izliyor. Son dönemlerde eğitim ve turizm sektörlerine yapılan yatırımların, en büyük ihracatçı sektörler olan otomotiv ve tekstil sektörlerini geride bıraktığı da gözlemleniyor.
Mart ayı teşvik verilerine göre 100 milyon liranın üzerinde 10 yatırım için teşvik belgesi alınırken, Etlik Sağlık Kampüsü hariç tutulduğunda, şirketler bazında YKS Mobilya’dan sonra en büyük yatırımı Ceynak gerçekleştirecek. İskenderun’da 15,2 milyon dolar karşılığında gerçekleştirdiği likit terminal arazisi satın alma işlemiyle “Yerli Yatırımcıların Satın Alma ve Birleşme İşlemleri” listesinde 25’inci sırada yer alan Ceynak, bu arazi üzerine 228,7 milyon TL’lik yatırımla 300.000 metreküp kapasiteli likit terminal inşa edecek.
200’den fazla sektör temsilcisini bir araya getiren konferansın açılış konuşmasını Hubuder Yönetim Kurulu Başkanı Gülfem Eren yaptı. Eren’in ardından kürsüye gelen Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü İsmail
Kemaloğlu geçtiğimiz sezonda TMO’nun hububat satışları, mevcut stokları ve Ceynak’ın da ciddi yatırımlar yaptığı lisanslı depoculuk uygulamalarıyla ilgili 2018’de piyasalarda gerçekleşecek değişikliklere değindi.
Etkinlikte ayrıca “Milli Tarım Projesi ve Havza Bazlı Uretim Modelleri”, “Avrupa ve Amerika’da Global Tahıl Piyasalarının Güncel Durumu” ve “Bölgelere Gore Türkiye Hasat Değerlendirmesi” konulu oturumlar düzenlendi.
Konferans ile ilgili düşüncelerini aktaran Cey Group Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı, sektör bileşenlerini bir araya getiren önemli bir sivil toplum kuruluşu olan Hubuder’in konferansına destek vermekten duyduğu memnuniyetini
dile getirirken, Ceynak’ın gerçekleştirdiği lisanslı depoculuk yatırımları ile tahıl ve hububat sektörünün ihtiyaç duyduğu modern hizmet kalitesini sağlamaya devam edeceklerini vurguladı.
Hubuder konferansları, her yıl Mayıs ayında düzenleniyor ve hasat döneminde arz-talep dengeleriyle beraber yeni piyasa şartlarını değerlendiriyor.
Beykoz Üniversitesi Lojistik Kulübü’nün desteğiyle düzenlenen “Lojistikte Rekabet Stratejileri” konulu panele Ceynak adına katılan Efe C. Çıvgın, lojistik sektörünün güncel durumunu ve küresel değişimlerin rekabet stratejilerini nasıl etkilediğini katılımcılara aktardı. Kariyer Günleri kapsamında açılan Ceynak standı da öğrenciler ve katılımcılardan yoğun ilgi gördü.
Lisanslı depoculuk projesi kapsamında Ceyhan’ın ardından Tekirdağ Mahranlı’da yapılması planlanan 50 bin tonluk depolama ihalesini de kazanan Ceynak, toplam lisanlı depoculuk hacmini 250 bin tona ulaştırmış oldu.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Cey Group Yönetim Kurulu Üyesi Berzan Avcı, Mahranlı’da gerçekleştirilecek 50 bin tonluk tesis kapsamında 24 silo yapılacağını ve bu tesisle birlikte Trakya bölgesinde yapılanmaya devam edeceklerini dile getirirken, yeni yatırımlarla bölgenin gelişimi ve kalkınmasına katkıda bulunacak olmalarından ötürü mutluluk duyduklarının altını çizdi.
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Topluluğu tarafından düzenlenen “Samsunport Tanıtım Günü Konferansı”, 15 Şubat’ta İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde düzenlendi. Samsunport Liman Müdürü Bedir Yıldırım’ın konuşmacı olduğu konferansa İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Metin Sağlam ile akademisyenler ve bölüm öğrencileri yoğun katılım gösterdi.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Doç. Dr. Metin Sağlam, “Uluslararası ticaret ve lojistik, genç ve henüz mezun vermemiş bir bölümümüz. Topluluğumuz da yeni kurulmuş bir topluluk ve ilk etkinliğini gerçekleştiriyor. Bundan sonrasının istikrarla gelmesini temenni ederek kendilerine başarılar diliyorum” dedi.
Konferansta bir sunum gerçekleştiren ve limanın Özelleştirme İdaresi’nden devir alınmasından itibaren 50 milyon dolarlık ek yatırım gerçekleştirildiğini belirten Bedir Yıldırım ise “Samsunport, bulunduğu kent için büyük önem arz ediyor. Bunun akademisyenler tarafından anlaşıldığını görmek bizim için mutluluk verici. Liman işletmeciliği, katma değeri yüksek olan bir sektördür. Dolayısıyla desteklenmesi ve ilgi duyulması gerektiğini düşünüyoruz” vurgusunda bulundu.
Liman özelleşmesi hakkında da bilgi veren Yıldırım, “Samsun Limanı 2010 yılında özelleşti ve Samsunport olarak yoluna devam etti. Özelleştirme ile Samsun’daki istihdam olanakları artarken, Samsun ekonomisine de yüksek bir katma değer sağlanmış oldu” derken, konferans süresince liman konumu, liman ekipmanları ile Samsunport’ta verilen gemi, konteyner, kargo, demir yolu taşıma ve atık hizmetleri konusunda katılımcıları bilgilendirdi.
Konferansın sonunda öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Yıldırım, “Arayan değil aranan eleman olun” tavsiyesinde bulundu. Liman işletmeciliğinde özellikle yabancı dil bilmenin zorunluluğundan bahseden Yıldırım, “Okullarınızdan donanımlı bir şekilde mezun olun. Bir işveren sadece donanımlı gördüğü kişiyi işe alır. Eğitim hayatınız boyunca çalışacağınız sektörün mevzuatını takip edin ve bilgilerinizi güncel tutmaya çalışın” uyarılarında bulundu.
Konferansın sonunda Uluslararası Ticaret ve Lojistik Topluluğu Başkanı Büşra Gebeş tarafından Bedir Yıldırım’a bir teşekkür belgesi takdim edildi.
Sektörlerinin en etkin derneklerini tek çatı altında toplayan Sektörel Dernekler Federasyonu’nda (SEDEFED) yaklaşık altı ay önce olağan genel kurul yapıldı. Görevi önceki dönem başkanı Sefa Targıt’tan devralan, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkan Yardımcısı Ali Avcı, SEDEFED’in yeni başkanı oldu. Geçmişten bugüne baktığımızda TÜRKONFED’in fark yaratan en önemli hikâyelerinden birinin sektörel dernekleri tek bir çatı altında toplayan SEDEFED’e ait olduğunu görüyoruz. Sektörel derneklerin kuruluş hikayeleri, Türkiye’nin çok partili hayata geçişten serbest piyasa ekonomisine, sanayileşmeden rekabetçiliğe, AB’ye tam üyelik müzakerelerinden dijital ekonomiye geçişe uzanan öyküsünün de ipuçlarını veriyordu.
REFORM VE AB İŞTAHI, İŞ BİRLİĞİNİ GELİŞTİRDİ
Türkiye’de 1950’li yıllarda kurulmaya başlayan sektörel derneklerin gelişmesi, kamu ilişkilerinin artmasına ve rekabet öncesi birtakım iş birlikleri yapma ihtiyacı doğurdu. Türkiye’de sanayi ve hizmet sektörlerinin gelişmesi ile birlikte sektörel dernek sayısı arttı, faaliyet alanları da genişledi. Sektörel derneklerin TÜSİAD’ın da desteği ile bir araya gelme çabaları 1990’ların sonunda Sektörel Dernekler Platformu’nun (SDP) kurulmasının da yolunu açtı. SDP, derneklerin; federasyon ve konfederasyon çatısı altında toplanabilmesi için Medeni Kanun ve Dernekler Kanunu’nda gerekli düzenlemelerin hızla hayata geçirilmesini sağlamaya çalıştı. Türkiye’nin AB’ye tam üyelik müzakerelerinin yoğunlaştığı 2000’li yıllarda, ülkemizdeki reform iştahının artması da sektörel dernekleri daha güçlü bir çatı örgüt etrafında birleşmeye yönlendiren itici güç oldu.
SEDEFED’in kuruluşunda en büyük motivasyonlardan birinin AB ile tam üyelik müzakereleri olduğunu hatırlatan SEDEFED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı, konuya şöyle açıklık getirdi: “AB Komisyonu, müzakere aşamasında sosyal tarafların pozisyonunu ortaya koyacak, tamamen gönüllülük ve bağımsızlık esasına göre kurulmuş sivil toplum kuruluşları ile iletişim kurmak istiyordu.
Nitekim Almanya’da BDI, Fransa’da MEDEF, İtalya’da Confindustiria gibi kuruluşlar sektörel ve yerel derneklerin, konfederasyon çatısı altında bir araya gelmesi ile kurulmuştu. Bu dernekler, ülkeleri ile ilgili konularda doğrudan; birlik konularında üyesi oldukları BUSINESSEUROPE üzerinden AB’nin sosyal partnerleriydi. SEDEFED de kurulurken, sektörlerin sorunlarını ve önerilerini birlik halinde AB’ye ve hükümete taşımak amacını ön plana aldı. AB önemli bir hedefti ancak onu tek hedef olarak da görmemek gerekiyor. AB netice itibarıyla işletmelerimizin rekabet gücü artışı için bir araç. Bu çerçevede genel anlamda rekabet gücü artışı için çok ciddi bir çaba içinde olduk.”
TÜRKONFED’İN HARCINDA SEDEFED İMZASI
Büyük bir ekonomik krizden çıkıldığı, iyileşme döneminin önemli yapısal reformlar ile sağlamlaştırıldığı böyle bir dönemde, söz konusu reformların yapılması için sektörel uzmanlık ve katkı gerekiyordu. SEDEFED, sektörel derneklere ilginin arttığı bir dönemin motivasyonu ile bir araya geldi. 2004 yılında gerekli düzenlemelerin sağlanması ile kendi alanında etkin ve güçlü dernekler SEDEFED çatısı altında buluşarak büyük bir konsolidasyonu başlattı.
Sektörel derneklerin gücünü konsolide ederek, rekabet gücü artışı için bir itici güç haline getirme yolunda önemli bir adımdı SEDEFED’in kurulması. SEDEFED’in kuruluşunun ardından ilk girişiminin TÜRKONFED’in kurulması çalışmalarında yer almak olduğunu vurgulayan Başkan Avcı, SEDEFED’in çatısı altında; sektörel dernekler, ulusal temsil yapıları ve uzmanlık dernekleri gibi üç yapının bulunduğunu söylüyor.
Sektörel derneklerin ülke ekonomisi için nasıl bir güç olduğunu da Avcı, şöyle aktarıyor: “Sektörel dernekler, sivil toplumun her ekseninde faaliyet göstermeleri açısından çok özel bir yerde. Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin (UND) AB ülkelerinde yaptıkları eylemleri, Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği’nin (TKSD) kamu komisyonlarındaki temsil gücünü, Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği’nin (AYSAD) yaptığı fuarları, Açıkhava Reklamcıları Derneği’nin (ARED) FESPA’da Türkiye’yi temsil etme gücünü heyecanla izliyoruz.
Sektörel derneklerimiz, sektörlerinin ihtiyacı her neyse, -ki bu bazen bir fuar, bazen bir eylem, bazen de bilimsel bir rapor olabilir- bunu demokratik ve etkili bir tarzda hızla ortaya koyabiliyor. SEDEFED çatısı altında bugün itibariyle üç tür dernek bulunuyor. Bunlar; sektörel dernekler, ulusal temsil yapıları (TÜSİAD, KAGİDER) ve uzmanlık dernekleri (KALDER, YDD) olarak sıralanıyor.”
“YAPISAL REFORMLARIN HAZIRLANMASINA KATKI SAĞLADIK”
SEDEFED’in sektörel ve ülkesel politikalara çok önemli etkileri olduğundan bahseden Avcı, henüz platform döneminden başlayan ve Türkiye’nin çerçeve programa katılması yönünde önemli girişimler gerçekleştiren, bu alanda başarı da sağlayan yapının önemli bir parçası olduklarının altını çiziyor. “SEDEFED rekabet gücü konusunu Türkiye gündemini taşıyarak önemli bir başarı sağladı. Ayrıca sektörel düzeyde yayımladığı raporlarla, yapısal reform programlarının hazırlanmasına önemli katkıları oldu” diyen Ali Avcı, Rekabet Kongresi’nin SEDEFED’in en önemli projelerinden biri olduğunu ifade ediyor. Avcı, “2001 Krizi sonrası Türkiye’de görülen büyüme ve ihracat artışının rekabet göstergelerine yansımaması, rekabet konusunu gündeme getirdi. Bu bağlamda Rekabet Kongresi tasarlanırken, AB'nin rekabet gücü ve büyüme stratejisi olan Lizbon Gündemi dikkate alındı. Rekabet Kongresi, Türkiye'nin rekabet göstergelerinin nasıl artırılabileceğinin yürütüldüğü bir platform haline dönüştü.
Bu platformda ulusal, sektörel ve firma bazında rekabet gücü alanında modeller geliştirildi ve konseptler tasarlandı. Türkiye'nin en başarısız olduğu alanlardan biri olan işgücü piyasası göstergelerine yoğunlaşıldı. Son dönemde inovasyon alanında nelerin değiştiği, bu alanda Türkiye'nin ilerlemesi ile sanayi politikaları ve rekabet gücü arasındaki ilişki tartışıldı. Türkiye'de farklı imalat sanayisi sektörlerinin rekabet göstergeleri bir araya getirildi, bu açıdan SEDEFED bir ilke de imza attı” diyor.
“TÜRKİYE’NİN EN ETKİN DERNEKLERİ GÜCÜMÜZÜ ARTIRIYOR”
Bugün çeşitli sektör ve temsil alanlarında 15 üyesi bulunan SEDEFED’in yapılanmasını ile ilgili de Avcı şunları aktarıyor: “SEDEFED’in, inşaat (İMSAD), otomotiv (OSD) ve kimya (TKSD) gibi Türkiye’nin başta gelen imalat sanayii sektörleri olduğu gibi, lojistik (UND), danışmanlık (YDD) veya reklamcılık (ARED) gibi hizmet sektörleri de kapsayan ve geniş etki gücüne ulaşan dernekleri de vardır. Aynı zamanda KAGİDER, KalDer ve TEİD gibi ulusal temsil dernekleri de üyelerimiz arasındadır. SEDEFED bu yapısıyla ülkemizin kendi alanlarında en yetkin ve güçlü derneklerini çatısı altında bir araya getirmektedir. Özellikle Türkiye ekonomisinin lokomotif gücü olan otomotiv, inşaat, kimya ve lojistik sektörlerinin çatı kuruluşları, SEDEFED bünyesinde yer alarak hem sektörlerine hem de ülke ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır. Bilindiği gibi bu sektörler ülkemizin aynı zamanda ihracat gücünü de yukarı çekmektedir.”
SEDEFED’in önceki dönem başkanı Sefa Targıt döneminde başlayan TÜRKONFED ile entegrasyon sürecini önemsediklerini dile getiren Avcı, “TÜRKONFED, SEDEFED’in kendisine taşıdığı sektörel örgütlenme kanalı sayesinde Türkiye’de benzersiz bir yapı olma şansına sahip oldu. SEDEFED, TÜRKONFED’in kurucu unsurudur” diyor.
Yeni dönemde SEDEFED’in TÜRKONFED ile entegrasyonunun derinleştirileceğini, yeni üyelerle federasyonun etki alanının daha da genişletileceğini vurgulayan Avcı, “TÜRKONFED çatısı altında gerçekleştirilen tüm projelerde SEDEFED’in de imzası var. Türkiye ekonomisinin ve sektörel derneklerin sorunlarını daha güçlü bir sesle dile getirirken, çözümlerimizi de birlik ve beraberliğimizden aldığımız ruh ile daha etkin bir şekilde gerçekleştireceğiz” diyerek son noktayı koyuyor.
Adana ASKİ’nin 80-56 galibiyetiyle sonuçlanan maç ile ilgili görüşlerini paylaşan Cey Group Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı, Ceynak’ın sosyal sorumluluk politikası kapsamında özellikle kadın ve çocukların spor faaliyetlerine katılımı konusunda gerçekleştirilen projelere destek olduklarını belirterek, ligin kalanında tüm takımlara başarı dileklerini iletti.
Ekonomist Dergisi’nin Ocak 2017 sayısında yayımlanan “Satın Alma ve Birleşme” dosyasında yer alan verilere göre, 2016 yılında Türkiye’de gerçekleştirilen 224 satın alma ve birleşme işleminde toplam 7,5 milyar dolarlık hacim gerçekleştirildi.
2016 yılında da yatırımlarına hız kesmeden devam eden Ceynak, İskenderun’da 15,2 milyon dolar karşılığında gerçekleştirdiği likit terminal arazisi satın alma işlemiyle “Yerli Yatırımcıların Satın Alma ve Birleşme İşlemleri” listesinde 25’inci sırada yer alırken, Cey Group Yönetim Kurulu Üyesi Berzan Avcı, yapılan pazar analizleri sonucunda İskenderun’da satın alınan 57 bin 963 metrekarelik arazi üzerinde bölgenin ihtiyaç duyduğu uluslararası niteliklere sahip likit terminal yatırımının planlandığını ve tesis inşaatıyla ilgili çalışmalara en kısa sürede başlanacağını dile getirdi.
Küresel ekonomideki talep daralması ve durgunluk halen sürüyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarında beklenen iyileşme 2016’da da gerçekleşmezken, küresel ekonomi yine beklentilerin altında bir performans gösterdi. Emtia fiyatlarındaki düşük seyir ve zayıf uluslararası ticaret ise özellikle tarım ürünlerinde lisanslı depoculuğun önemini artırmaya başlıyor. Dünya tarımsal ürün pazarlamasında önemli bir argüman olarak kendini gösteren lisanslı depoculuk sistemi, bugün dünyanın birçok tarım ülkesinde başarıyla uygulanıyor ve Türkiye’de de lisanslı depoculuk faaliyetleri hızlı bir şekilde artış gösteriyor.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın da desteklediği lisanslı depoculukta ürün çeşidi artırılırken, lisanslı depoculuk faaliyetleri çerçevesinde tarımsal ürün ticaretinin de artık elektronik ortamda gerçekleştirilmesi için altyapı çalışmaları hızlandırılıyor.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de halen 27 lisanslı depo işletmesi faaliyet gösteriyor ve bunlardan 12’si lisans alarak faaliyete geçmiş durumda. Faaliyete geçen depoların toplam kapasitesi ise yaklaşık 532 bin tona ulaşıyor. Bu çerçevede, Ceynak’ın yatırımları arasında da önemli bir yere sahip olan lisanslı depoculuk faaliyetlerinde önemli bir adım atıldı ve Adana Ceyhan’da 200 bin ton kapasiteli bir silo ihalesi Ceynak tarafından alındı.
Ceynak Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı, konuyla ilgili değerlendirmesinde, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonomik faaliyetlerde bir küçülme söz konusu olduğuna ve Türkiye’nin liman bölgelerinin doyuma ulaştığına değinirken, “Ceynak olarak Anadolu ve iç bölgelerde yapılanmamız lazım. Türkiye, tarım politikalarıyla yavaş yavaş kendine yeter hale gelmeye başladı ve bizim lisanslı depoculuğu yaratmamız gerekiyor. Ceynak artık lisanslı depoculuğa başlıyor. Adana Ceyhan’da 200 bin tonluk silo ihalesini alarak bu alanda ilk yatırımımıza başlıyoruz. Önümüzdeki yılın ikinci çeyreğinde projeyi bitirip Toprak Mahsulleri Ofisi ve Türk çiftçisinin hizmetine sunacağız” yorumunda bulundu.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ise konuşmasında Türkiye’nin 79 tersanesi bulunduğunu ifade etti ve “Artık gemi inşa sektöründe küresel bir marka haline geldik. Çok özel ve spesifik gemileri yapıyor olmamız Türkiye’nin bu sektörde geldiği konumu göstermesi adına çok önemli. 2003’te 37 olan tersane sayımızı 2016 itibarıyla 79’a çıkardık. Denizcilik sektörüne yönelik ÖTV’siz yakıt uygulaması başlattık. Kent içi yolcu taşımacılığında yılda 164 milyon insan deniz yolunu tercih ediyor. Bu durum, sektörün geldiğini nokta adına çok önemli” dedi.
Halen yılda 24 bin olan yat bağlama kapasitesinin de 50 bine çıkarılacağını ifade eden Bakan Arslan, Türkiye’nin uzman denizciler yetiştirme becerisine güvendiklerini, 185 bin iyi yetişmiş, konusunda uzman gemi adamıyla Çin’den sonra dünyada en çok gemi adamı yetiştiren ülke durumuna gelindiğini sözlerine ekledi.
Sempozyum boyunca alanında uzman yerli ve yabancı konukların katılımıyla çok sayıda oturum düzenlenirken, etkinliğin sponsorlarından biri olan Samsunport’un standına katılımcılar yoğun ilgi gösterdi. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ve beraberindeki heyetin de ziyaret ettiği Samsunport standında, katılımcılar, liman hizmetleri kapsamında detaylı olarak bilgilendirildi.
HATAY Dörtyol Lojistik Terminali, 55 bin metrekare saha üzerine kurulmuş 41 bin metrekare A Tipi Gümrüklü Antrepodan oluşuyor. Terminal içerisinde birbirinden bağımsız 29 adet depolama ünitesi bulunurken, terminalde gerçekleştirilecek operasyonların mevsim koşulları nedeniyle aksamaması için 7 bin metrekarelik kapalı elleçleme alanı da tesis içerinde konumlandırılmış durumda.
Ceynak Yönetim Kurulu Başkan Vekili Berzan Avcı, Hatay Dörtyol Lojistik Terminali ile ilgili görüşlerini, “Mersin Lojistik Terminali’nde olduğu gibi Dörtyol Lojistik Terminali de limanın hemen karşısına konumlandırıldı. Tesisimize en yakın liman olan MMK Limanı ile aramızda 200 metre mesafe bulunuyor. Ceynak olarak yatırımlarımızı gerçekleştirirken ilk hedefimiz, müşterilerimizden gelen talepler doğrultusunda ihtiyaçlarını tam olarak karşılayacak tesisler yapmaktır” diyerek özetlerken, Dörtyol tesisinin sadece bölgeye ve Türkiye’ye değil, İskenderun üzerinden komşu ülkelere de hizmet vermek üzere tasarlandığının altını çiziyor. Ceynak’ın Akdeniz Bölgesi’ne yatırımlarının sadece bu tesis ile sınırlı kalmayacağını da vurgulayan Avcı, ilerleyen dönemde Mersin, Ceyhan ve İskenderun’a yatırımların süreceği müjdesini de paylaşıyor.
Bilindiği üzere Akdeniz Bölgesi’nde daha önce Mersin’e, 100 bin metrekare alan üzerine kurulu 40 bin metrekare kapasiteli depo ve antrepo, 75 bin m/ton’luk tahıl silosu ve Mersin Limanı içinde bulunan 60 bin metreküplük likit terminal yatırımları yapan Ceynak, Dörtyol Lojistik Terminali ile bölgedeki toplam depolama kapasitesini önemli ölçüde artırmış oldu.
Avrasya’nın en önemli lojistik buluşmalarından biri olan ve 10’uncu kez düzenlenen Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık Fuarı “logitrans 2016”, 16-18 Kasım 2016 tarihlerinde, 26 ülkeden 180 katılımcı firmayı ağırladı. Üç gün süren ve 50 ülkeden 13 bin 500 ziyaretçinin takip ettiği logitrans’da Almanya ve Avusturya ülke pavilyonlarının yanı sıra Afganistan’dan Polonya’ya yayılan bir coğrafyadan gelen katılımcılar ürünlerin pazara en iyi şekilde sunulması için önerdikleri ürün ve hizmetlerini tanıttı.
Ceynak Lojistik’in 10’uncu hol, 302 numaralı stantta yer alarak katıldığı fuar, Almanya Federal Ulaştırma ve Dijital Altyapı Bakanı Müsteşarı Rainer Bomba’nın “Hoş geldiniz” notunun ardından düzenlenen “Uluslararası Tedarik Zincirinde Türkiye’nin Rolü” başlıklı panel programıyla açıldı.
İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen logitrans, mevcut politik ve ekonomik şartlara rağmen bir kez daha Avrasya bölgesinin lojistik endüstrisi platformu olduğunu kanıtlarken, fuarın organizatörü EKO MMI Fuarcılık’ın İdari Direktörü İlker Altun, fuarın elde ettiği başarıyı, “Genel ekonomik iklim değişmeye devam ediyor. Bu nedenle ziyaretçi sayımızın istikrarlı olması bizler için mutluluk verici. Bundan sonraki fuarlarda katılımcı sayımızın da yeniden artış göstermesini bekliyoruz” sözleriyle özetledi.
Fuar 10’uncu yılında yine kapsamlı bir konferans programına da ev sahipliği yaptı. Panel oturumları, öğretici konuların tartışıldığı programlar ve 2. Uluslararası PeriLog Konferansı (Çabuk Bozulabilen Ürünlerde Tedarik Zinciri Yönetimi) gibi geniş kapsamlı bir konferans programıyla öne çıkan etkinlikler dizisinin ilki ise “Uluslararası Tedarik Zincirinde Türkiye’nin Rolü-Gelecekte Neler Olacak?” başlıklı Açılış Paneli oldu. Etkinlik programında ayrıca, “Endüstri 4.0 ve Tedarik Zinciri Yönetimi”, “Geleceğin Global Lojistik Merkezi: İstanbul Yeni Havalimanı” ve “Elektronik Konşimento ve e-Yük Sistemleri” başlıklı oturumlarla güncel konular da ele alındı. Bilindiği üzere konferans programları, ihtisas fuarlarının oldukça önemli bir parçası olarak katılımcılar tarafından ilgiyle takip ediliyor.
BVL International (Alman Lojistik Konfederasyonu) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Thomas Wimmer’e göre, bugünün ziyaretçileri fuarda sadece katılımcılar ile tanışmak değil aynı zamanda yeni ürünler ve yenilikçi hizmetlerle ilgili bilgiler de almak istiyor. Diğer yandan “logitrans”, sadece bir iş ağı ortamı değil aynı zamanda şirketlerin iş yapmalarına olanak tanıyan bir etkinlik olarak da dikkat çekiyor ve bu amaçla takip ediliyor.
Fuar kapsamında Ceynak Lojistik’in standı da yoğun ilgi görürken, sektörünün önde gelen temsilcileri ve Ceynak Lojistik iş ortakları, Ceynak standında güncel gelişmeleri değerlendirdi ve görüş alışverişinde bulundu.
Dünya denizciliğinin önemine yönelik farkındalığın artırılması ve Türk denizciliğinin dünya çapında tanıtılması amacıyla düzenlenen etkinlik, Başbakan Binali Yıldırım ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’ın yanı sıra 174 ülkenin üst düzey temsilcinin katılımıyla gerçekleştirildi.
İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Denizcilik: Dünya için Vazgeçilmezdir” temalı etkinliğin açılış konuşmasını yapan Başbakan Binali Yıldırım, “Denizcilik, insan hayatının her aşamasında ihtiyaç duyulan bir sektör. Sanayi ham maddesi, yiyecek, yakıt, eşya, ürün taşıyan küresel filolar, insanların yaşam standardını da değiştiriyor. Deniz taşımacılığı düşük maliyetli, verimli olması özelliğiyle sürdürülebilir kalkınma için olmazsa olmaz bir sektördür. Havayoluna göre 14, karayoluna göre 6,5, demiryoluna göre 3,5 kat daha ekonomik bir taşıma modelidir. Bu özelliği dolayısıyla da en fazla kullanılan taşımacılık, deniz taşımacılığıdır. Son 40 yıla baktığımızda dünya deniz ticaret filosundaki gemi sayısı ve gemi boyutları iki kat artarken, taşınan yük miktarı dört kat artmıştır.
Gittikçe daha büyük ebatlı gemiler devreye giriyor, daha büyük parsel taşımacılık gerçekleştiriliyor. Deniz taşımacılığına olan talep önümüzdeki dönemde artmaya devam edecek. Ancak dünya ticaretindeki küresel bir birim küçülme, deniz taşımacılığına tam dört kat olarak yansıyor. Dolayısıyla en önce ve en fazla küresel ticaretteki daralmadan etkilenen sektör; denizcilik sektörüdür. Denizlere kıyısı olan her bölgemize bundan sonraki hedefimiz; bir ana aktarma limanı oluşturmaktır. Bunlarla ilgili Ege ve Karadeniz’de yapım çalışmaları halen devam ediyor; Akdeniz’de de özel sektöre ait limanlar hizmete girdi ve daha büyük ölçekli konteyner liman planlaması da mevcut” dedi.
Başbakan Yıldırım, konuşmasında ayrıca “Bu kriz mutlaka bitecek. Bunun işaretlerini yavaş yavaş görüyoruz. Sekiz yıl geçti. Belki son yakın tarihimizdeki en büyük krizi yaşadık. Artık küresel ticarette canlanma emareleri başladı. O halde denizcilik belki 1 yıl, belki 1,5 yıl sonra tekrar o eski güzel günlerine dönecektir” değerlendirmesinde de bulundu.